Can' la Hayat Can ' lı Hayat



İyi ki geldin oğlum.

Bugün 11 günlük olduk.Lohusalıkta da 11 . gün dolayısıyla.
Can da ben de yeni yaşamımıza uyum sağlamaya çalışıyoruz.Yaşantımız tamamen değişti.Orada olduğunu bilmediğimiz boşluk doldu.Yapbozun eksik bir parçası tamamlandı.
Gece uykum oldukça azaldı tabii , biraz uyuyabilirsem benden iyisi yok , sürekli sersemlik hali içerisindeyim ( uzun , rahatsız bir gece otobüs yolculuğunun ertesi gününü yaşıyor gibiyim tekrar tekrar :)))) Saç baş dağınık , pijamalar uyumsuz , muhtemelen ev işleri de bekleyecek.Evde düzeni çok seven bir yapım var.Bu dağınıklık haline alışmam biraz zaman alacak sanırım . Şikayetçi miyim ? Hayır . Bir bakışı , bir kokusu , bir kucağıma alınca hissettiğim duygular her şeye değer olduğunu hatırlatıyor.Ayrıca İkimizden bir parça Can'ımız.Biraz Utkan , biraz Elif , çokça aşk , bolca sevgi...Diğer yarımız , dışarıda atan kalbimiz.

Doğum olduğunda anneannemiz gelmişti yardım için , bugün döndü , şimdi oğlumla baş başa kaldık . Kayınvalidem ve kayınpederim de buradaydı.Herkes evine döndü.

Doğumdan beri neler yaptık ? Ajandamıza kaydedelim.
Göbek bağımız 23 Kasım ' da düştü , Can 4.günlükken.
24 Kasım ' da ilk banyosunu yaptırdık.Pek sevmedi ; bizim de acemiliğimize geldi. İnternetten Ayşe Öner ' in bebek yıkama videosunu izleyip öğrendiklerimi uygulayınca banyo zamanı oğlum için keyif anlarına dönüştü.Aslında gayet kolaymış , önemli olan nokta başı ve gövdeyi sabitleyebilmek.Sonrasında bebekler suda olmaktan oldukça memnun oluyorlar.
29 Kasım'da da ilk masajımızı yaptık , oğlum sevdi diye düşünüyorum.
Sevmediğimiz şeyler ; altının değişmesi , giyinmek , soyunmak , kucak yerine yatakta uyumak , gaz , memenin geç servis edilmesi.

Can'ı ilk hafta çok yoğun emzirdim.Yenidoğan sarılığı olmasın istiyordum.Bir hafta sonra gittiğimizde sarılık olmadığı ve olmayacağı anlaşılınca çok mutlu oldum.Doğum kilosu 2590 gr dı. Hastane çıkış kilomuzu bilmiyorum.1 hafta sonra 2540 gr geldi ; yani süte devam takviyeye gerek olmayacak , dedi doktorumuz. Sağlığımızın da yerinde olduğunu öğrenip mutlu bir şekilde ayrıldık ilk doktor kontolümüzden. ( 26 Kasım )

Emzirme ile ilgili önceden detaylı bir yazı yayınlamama ve emzirme pozisyonları ve emzirme ile ilgili daha birçok başlıkta bilgi sahibi olmama rağmen , daha ilk hafta başlayan meme ucu yaralarına ,çatlaklarına engel olamadım. Lansinosh ' un göğüs ucu kremini kullanıyorum şu an. Avent Elektronik Pompa ile sütü sağıp birkaç kez ağzına kaşıkla verdik , karnını doyurduk ; ama çok yapay geldi bu şekilde de . Çözümü Avent Kelebek uçta buldum. Artık emzirme zamanları bizim için acılı dakikalar olmaktan çıktı , şimdi oğlum silikon uç sayesinde kolay kavrıyor ben de rahat rahat emziriyorum diye içim rahat.Keşke daha önce deneseymişim. Memeleri doğum öncesinden emzirmeye hazırlamak şart , eskiler ne yapıyorlardı acaba ? Ben bu hazırlık için biraz geç kalmışım sanırım. Benimkiler sınıfta kaldı. 36.haftayı geçirmeden başlamalı.
Devamını Oku »

İkimizden Bir Parça Can'ım Oğlumuz Aramıza Hoşgeldin ( Pozitif Doğum Hikayem )


Günlerden 19 Kasım 2015 Perşembe

 

39+0 dayız.40.hafta başlamış. Takvim tahmini doğum tarihine 7 gün kaldığını gösteriyor.

Son haftayı oldukça aktif geçirdik eşimle , dışarıda kahvaltılar ettik , Kadıköy / Moda keyiflerimize devam ettik , doğumdan bir gün önce sinemaya bile gittik :) Ertesi gün oğlumuzla kavuşacağımızı biz de bilmiyorduk ; ama artık bekliyorduk.

Oğlumla " artık gelebilirsin oğlum , seni bekliyoruz " şeklinde konuşuyordum.

38+6 ' da yani 18 Kasım Çarşamba akşamı saat 9 gibi nişanımın geldiğini fark ettim.Demek ki artık doğum yakın diye sevindim. Rahatladım...Artık kavuşma için hazır bekliyorduk. ( Son haftalarda bebeğinizle kavuşma isteğiniz en üst seviyeye ulaşıyor ve anne adayı sabırsızlanmaya başlıyor. Hepsi çok güzel , çok özel duygular... ) O akşam sevdiğim bir yazarın romanını okudum , gayet sakin ve huzurlu bir şekilde sabaha gözlerimi açtım.

 

Belimin arka kısmında kuyruk sokumuna doğru hafif ağrı hissettiğimi fark ettim.Saat 11.30 ' da  doktorum Gülnihal Bülbül ile randevum vardı. Muayeneye gittiğimde açıklığın 1 cm olduğunu söyledi.Kaslarımı kastığımı ve kas spazmı yaşadığımı da ekledi. Belimdeki ağrı hissinin nedeni de buymuş.Eşimin yapabileceği , eğitimde de gördüğümüz bir masaj gösterdi.Bekleyeceğimizi söyledi.Akşam da olabilirmiş , bir iki gün de sürebilirmiş. esprili bir dille doğum ekibi için kek pişirmemi , günü güzel , sakin ve rahat bir şekilde geçirmemi tavsiye etti. ( Keki pişirebilseydim güzel olacaktı ; ama keke konsantre olabilecek enerjim hiç olmadı eve gelince ; ama pişirebilenler olduğunu da duymuştum eğitimde , ben yapamadım :))) )  Doktordan çıkınca eve yürümeye karar verdik.Doktorun muayenesi ile ev arası oldukça yakın , 15 dakika kadar sürüyor. Sabah kahvaltı etmemiştim.Nedense iştahım yoktu o gün.Eve yürürken yiyecek bir şeyler canım çekti.Paketin hazırlanmasını beklerken , ağrılar biraz daha hissedilir olmaya başlamıştı.Sanırım onlar dalgaydı :) ( Evet , dalgaymış , o anlarda hiç anlayamadım : ) Ben yalnızca belime bir ağrı saplanıyor sonra geçiyor diye düşünüyordum ve hep daha şiddetli bir acı bekliyordum. Sanırım ondan da anlayamadım. ( Artık yazarken dalga yazacağım ; ama o anlarda dalga olduğundan bir haberdim. Şuursuz doğuran Elif  modeli :)

 

Dalga geldikçe dalgaya konsantre oluyorsunuz içgüdüsel olarak , dalga geçtikçe hiçbir şey yokmuş gibi gündelik rutininize devam ediyorsunuz. Dalga sonrası müthiş bir rahatlama geliyor. ( Dayanılmayacak gibi bir durum asla söz konusu değil , tersine benim gibi  " ne oluyor ? " şeklinde dahi bulabilirsiniz kendinizi. )

Eve yürümemiz en az 1 saati buldu . Yollarda durup , dinlenerek , eşime yaslanarak , oturarak , eşimin belime masaj yaparak beni rahatlatmasıyla ancak eve gelebildim. O merdivenleri çıkmak da oldukça zorladı beni. 1 cm açıklık için bu kadarı fazla diye düşündüğümü hatırlıyorum . ( Açıklığın artmaya başladığını anlayamadım tabii . ) Bu sıralarda eşim beni doğurduğuma ikna etmeye çalışıyordu , ben kabul etmiyordum." Hayır , daha şiddetli bir his gelecek ;daha zamanımız var " diye düşünüyordum.

Eve gelince hemen yatağa uzandım.Uzanmak bana iyi geliyordu.Sessizlik , sakinlik... Dalga gelince kalkıp yürüyordum , lavaboya gidiyordum , eşimi çağırıp masaj yapmasını söylüyordum. ( O anların akıntısına öyle bir bırakmışım ki kendimi , doğurduğumu bu yüzden anlayamadım sanırım.Yaptığım her hareketi de içgüdüsel olarak yapıyordum , bir şey düşünmüyordum. Kas spazmım da var , bugün doğurmam ben diyordum kendi kendime. )

Rahatsızlık hissi biraz daha artınca küveti doldurduk , belime sıcak su tuttum. İyi geliyordu. İçgüdüsel olarak insan değişik hareketler yapıyor.Bana kedi pozisyonunda durmak çok iyi geldi. Hiçbir şey yiyip içemedim , iştahım tamamen kapanmıştı. Midem bulanıyordu ; ama çıkaramıyordum. ( Şimdi yazarken gülüyorum , gerçekten nasıl anlayamamışım ben o anlarda . Eğitimde izlediğimiz videolardaki sürecin aynısı yaşıyormuşum. Canım eşim beni ikna etmek için çok çabaladı ; ama nafile . Dediğim dedik bir haldeydim. )

 

Ara ara doktorumla ve doğum sürecinde bizim yanımızda olacak olan ebemiz Özlem Karabulut' la haberleşiyorum. Özlem ' e diyorum ki " 1 cm açıklık için bu hissettiklerimin dozu biraz fazla gibi ? Bu şekilde giderse sanırım epidural taktırmak iyi olabilir . ( Oysa doğal doğum için hazırlamıştım kendimi , epidural sözünü ettiğim için kendime de kızıyorum bir yandan. O anlarda yani epidural isteğimin dile döküldüğü anlarda  Özlem de " Pasif Fazda olduğumu , eğer çok zorlanırsam 4 cm açıklıkta Epidural alabileceğimi ; ama açıklığın 4 cm e ulaşmış olması gerektiğini " söylüyor. Eşim , ebemizi çağırmamızı söylüyordu sürekli ; ama ben kendimi bir türlü doğurduğuma ikna edemedim , ta ki kasılmalar başlayana kadar...Hatta o zaman bile tam olarak ikna olmuş değildim. Hep daha dayanılmaz bir şey olacak , o daha olmadı diye beklediğimi hatırlıyorum. Oysa ki öyle bir şey yokmuş.Geçiş Fazını geçiriyormuşum o yazışmalar sırasında. Neredeyse bitmiş üstelik :) Derken birden bir ıkınma hissi geldi , o an başka bir şey yapmak mümkün değil!!!Lavaboya koştum.Ikınma hissi gelince peş peşe 3 kez ıkınıyordum. Doktoruma ve ebeme durumu yazdım , doktorum hastaneye gidip Nst çektirmemi ve açıklığın kontrol edilmesini istedi.Ayaklanabilsem gideceğiz ama ne mümkün , ıkınma hissi beni esir almış.Özlem' i eve çağırdım açıklığı kontrol etmesi için.(Sonunda çağırmam gerektiğine ikna olmuştum.) Ikınmalar sırasında bir ara kan gelmeye başladı.Doğurduğumu o zaman anladım.Birçok doğal doğum videosu izlemiştim ve kan geldiğinde bebek doğmaya yaklaşmış oluyordu.)Aktif Faz'daydım.Bebeğin hareketlerini hissetmediğim için endişelendim bir anda. Kan da gelince , Özlem ; direkt hastaneye gitmemizi , kendisinin de hemen geleceğini söyledi.Saat 4 olmuş bu arada. Muayeneden beri 5 saat geçmiş.Evden apar topar çıktık , ne hazırladığımız hastane çantalarını aldık , ne poşetleri . Öylece çıktık gittik.Eşim de ben de doğumun o an olacağını sanmıyorduk hala ! Ertesi gün olur diye düşünüyorduk. Hastaneye gideceğiz , ebe açıklık kontrolü yapacak , nst çekilecek ,eve geleceğiz. Aklımızda bu düşünce var.Yolda yürürken bebeğin hareketini hissedip rahatladım.Taksi bulmak için yürürken de ıkınmaya devam ediyordum yollarda.Taksiyi de hemen bulamadık.Ikına ıkına taksi bekledim.Sonunda bir tane boş taksi bulabildik. ( İstanbul işte! ) Takside ıkınmaya devam ederken birden bir sıvının boşaldığını hissettim.Kan veya su diye düşündüm. Taksi şoförüne telefon geldi bu sırada , kendisi de panik olmuş olacak ki bizi hastaneye yetiştirmesi gerektiği ile ilgili bir şeyler söyledi hızlıca ve mümkün olan en çabuk şekilde hastaneye ulaştık. Trafik yoktu neyse ki gittiğimiz güzergahta. Yoksa takside doğurmam yüksek bir ihtimaldi.

Hastaneye varınca , doğumhaneye gideceğimizi söyledik.Beni o halde görünce hemen tekerlekli sandalye getirdiler.Doğumhaneye çıktık. Sezen Ebe yardımcı oldu.Direkt doğum masasına yattım.Açıklık kontrolü için muayene etti ve 8 cm civarında olduğunu söyledi.Doğum başlamış değil ; artık kavuşma anımız çok çok yakındı.Eşim de ben de çok şaşkındık. Ben açıklığın bu kadar kısa sürede artmış olmasından dolayı şaşkındım. Eşim de o an doğuruyor olduğumdan dolayı şaşkındı sanırım. Eve dönüp eşyaları alıp gelmek istedi o an ki panikle , ebemiz Özlem gelince yollamadı ; yoksa doğumu kaçıracaktı.

 

( Genellemeler herkese uymuyor , ilk doğumda açıklık artması için beklenir vs gibi ... Zaten herkesin vücudu farklı , doğum da öngörülebilir bir durum değil , ne olacağını ancak o an anlayabiliyorsunuz . Ben çok kolay bir doğum yapacağıma inandım hamilelik süreci boyunca , eşim de aynı şeyi söylüyordu. Aksini hiç düşünmedim.Hep olumlu imgelemeler yaptım.Sütüm bol olacak , doğum kolay olacak , her şey güzel olacak şeklinde. Doğumdan hiç korkmadım , korkulacak bir yanı olduğunu hiç düşünmedim.Doğal bir süreç , neden korkulması gerekilsin ki ? Bedenimiz ve bebeğimiz ne yapacağını biliyor , biz sadece kendimizi akışa bırakacağız o kadar . Kesinlikle faydasını gördüğüme inanıyorum bu imgelemelerin. ) " Zihin neye inanırsa beden onu takip eder. " Eğitim'den beynime kazınan çok sevdiğim bir söz.Nefes egzersizini çok az kullandım evdeki süreç içerisinde pasif ve geçiş fazındayken. Kendi konsantrasyonum bana yeterli gelmişti o an için. Kendimi akışa bırakmıştım...İç sesime kulak verip iç sesimin beni yönlendirmesine izin verdim.

 

Kaldığımız yerden devam edelim . Hastaneye gittiğimizde gelen sıvının su olduğunu gördüm , hemen rengine bakmıştım.Şeffaf , rahatladım...Her şey yolundaydı , her şey istediğim gibi gelişiyordu. Doğuruyordum ve gerçekten anlamadan doğuruyordum.Herkesin sözünü ettiği , büyüklerin zor dediği doğum bu muydu yani ! Ne diye korkutuyorsunuz ki anne adaylarını , doğum kolay , doğum keyifli...Kimsenin sözüne bakmayın , kendinize güvenin.

Sezen Ebe çok iyi bir durumda olduğumu söyledi.10 dakika geçmedi , ebemiz Özlem geldi.İyi ki geldi , evde yan yana olamadık fazlarda ama onun varlığı beni rahatlatmaya yetti. Doğum ortamı çok sıcak , samimi ve içtendi.Doğumhane gibi değildi.Doğum masasına yatacağımı düşünmemiştim ama o an çok rahatlatıcı geldi.Ebemiz doktorumuzu aradı ve tam açıklık olduğunu söyledi üstelik bebeğin kafası +2 deymiş.Saçlarına dokunabileceğimi söyledi.Uzanıp dokundum , tarifi mümkün olmayan bir an , bir his... Bebeğime ilk kez dokunabiliyordum. Doktorum , ebemize tam yetki vermiş bu arada , İstanbul trafiğinde yetişememe ihtimali riski dolayısıyla . Hemen ulaşmaya çalışacağını söylemiş. 15 dakika kadar sonra doktorumuz da geldi. Oğlum bekledi doktorumuzu. Bu sırada ıkınmalar geldikçe ıkınıp diğer zamanlarda sohbet ediyorduk.Doğum hızlı ilerlediğinden içinde oksitosin olan serum taktılar , kanamayı kontrol etmesi için. Onun dışında ağrı kesici almadım.Tamamen doğal bir doğum oldu. İstediğimiz gibi oldu.Bu yüzden de ayrıca mutluyum. Hiçbir keşkem yok , bence olabilecek en iyi şekilde oldu. Dalgaları evde aşıp doğum başladığında hastaneye gitmek ve direkt doğumhaneye geçmek de çok iyi gelmişti. Özlem de doktorum Gülnihal Hanım ' da beni desteklediler doğum sırasında. Hayalini kurduğum doğumu yaşadım.Eşim yanımdaydı.Doktorum epizyotomiyi çok gerekli haller dışında açmıyor.Epizyotomi açılmadı.Doğumun kendi seyrinde ilerlemesi için fırsat verildi ki bu fırsatı size sağlayacak olan doğum ekibinin sayısı ne yazık ki oldukça az. Baş çıkarken önemsiz bir yanma hissim oldu.Yanma hissi gelince başın geldiğini kitaplardan okumuştum zaten. Birkaç ıkınmadan sonra oğlumun ağlama sesini duydum.Nasıl güzel bir duygu...Anlatmak mümkün değil...Göz yaşlarına boğulurum sanıyordum , hem eşim hem de kendim için ; ama şaşkınlık göz yaşlarımızı tuttu.Hepimiz çok şaşkındık sanırım.Oğlumu kucağıma koydular hemen ,ben konuşmaya başlayınca , sesimi duyunca sustu , uzun uzun konuştum.Gözlerinin içine baktım.O anları unutamıyorum.Böyle bir mutluluk olamaz.Tarif edilebilecek bir şey değil.Hayatımda yaşadığım en inanılmaz anlardı.Oğlumuza 19 Kasım saat 17.40 ' da kavuştuk , büyük bir aşkla bağlandık.

Ben oğlumla konuşurken , kavuşmuşken doktorum birkaç sıyrık dikiyordu.Hiç hissetmedim bile.Plasentanın doğumuyla da doğum sürecimiz sonlandı.Plasentayı da aldık eve getirdik. Uygun bir zamanda büyük bir saksıya gömeceğim.Kordonun kesilmesi için uzun süre beklendi.Atım durdu , ondan sonra eşim kesti kordonunu.

Yıkanmadı, eşimle de ten tene temas sağlandı.Kontrole götürülürken eşim de gitti yanında.İçeriye girememiş ; ama beklemiş hemen yakında.

Doğumhaneden yürüyerek çıktım.Giyecek giysim olmadığı için hastane önlüğü giydim. Oğluma da hastaneden giysi verdiler. Spontanlıktan tam puan alabiliriz :)

Her işimi yapabildim doğumdan sonra , oğlumu emzirdim , altını değiştirdim , giysilerini değiştirdim , doğum bitince büyük bir rahatlama hissi de geliyor.

Gerek hastane ortamı ( Özel Göztepe Hastanesi ) , gerek doktorum Gülnihal Bülbül , gerek ebemiz Özlem Karabulut , hepsi de ayrı ilgiliydi , ayrı yardımcıydı.Doğum ekibimiz mükemmeldi. Kalabalık yoktu, eşim , ben , Özlem , Gülnihal Hanım , Sezen Ebe o kadar . Doktorum , bebeğin doğumunun farklı olduğunu ve doğuma yaraşır bir çocuk olacağını düşündüğünü söyledi.Oğlum her anlamda çok güçlü bir bebekti .

Kısacası doğum asla korkulacak bir olay değil , doğal bir süreç , doğum keyifli...doğum güzel...Oğlumun boynunda kordon olduğu için doğum boyunca nst ye bağlı kaldım . Arada ben de kontrol ettim , ekrandan .

Tıbbi bir zorunluluk olmadıkça her bebeğin ve annenin hakkı diye düşünüyorum normal doğum.Kendimize güvenirsek bedenimiz ve bebeğimiz ne yapması gerektiğini biliyor.Anne adayı yalnızca ıkınıyor , inanın başka hiçbir şey yok.Ikınma hissi gelince zaten istemsiz ıkınıyosunuz.

Doğumdan sonra hastane ekibi beni bu kadar kolay doğurduğum için tebrik etti. Hızlı ilerleyen , kolay , doğal ,güzel bir doğum oldu . Ağrı eşiğimin yüksek olduğunu söylediler bence hamilelik sürecinde yaptığım imgelemelerin etkisi büyük oldu.

Eğitimin çok faydası olduğuna inanıyorum. İyi ki katılmışım.

Herkes için güzel bir anı oldu , en çok bizim için tabii...

Hayatımızın en unutulmaz anı oldu.

 
Devamını Oku »

Doğum Öncesi Son Yazı (ymış ) :)

18 Kasım 2015.Çarşamba
Dün yine tüm günü dışarıda geçirdik.Yazdan kalma çok güzel bir gün vardı , değerlendirdik.
Bugün 38 hafta ve 6 günlük olduk.Yarın tam 39 haftalık olup 40.haftaya giriş yapacağız.Oğlumla tanışmak, kavuşmak için sabırsızlanıyorum her gün. Rüyalarıma bile girmeye başladı. 
Şu zaman doğsa , bu zaman doğsa diye eşimle aramızda tarihler belirliyorduk.Tabii normal doğum beklenilince hepsi tahmin olarak kalıyor.Oğlumuz ayrı bir birey , bunu doğumu beklerken dahi anlamış durumdayım.Kendisi ne zaman isterse o zaman doğacak.Oğlum karar verecek buna ve yaşamı boyunca da biz kendisi için her şeyin en iyisini istesek ve onu bu şekilde yönlendirsek de oğlumuzun ayrı istekleri , farklı bir hayata bakış açısı olacak . Bunu kabul etmemiz gerekiyor ; çünkü her birimiz ayrı birer kişiyiz.İkimizden bir parça olabilir ; ama ikimizden de daha farklı olacak oğlum.Kendi kararları , kendi düşünceleri olacak , biz de onu gözeterek saygı duyacağız , yardımcı olacağız , kendisine inanacağız ve her zaman destek olacağız.

Doğum yaklaştıkça insanların beklentileri artıyor , merak edip soranlar oluyor normal olarak. Eğitimde tahmini doğum tarihinizi birkaç hafta geç söyleyin , rahat edersiniz demişlerdi. :) Ben bu hamileliğimde yapamadım , ikincisinde umarım :) Kimseye haber vermeyi dahi düşünmüyorum ikincisinde uzuuuun bir süre .

Doğum 38.-42. haftalar arası olduğundan , normal doğumu bekleyen anne adayıysanız tahmini doğum tarihinize 2 hafta daha ekleyebilirsiniz. :)

Anne adaylarının bu haftalarda aklındaki soru da muhtemelen  "acaba bebek kakasını yapıp yer mi ? " oluyor. Benim de aklıma geliyor ara ara. Bu haftalarda bebeklerin bağırsaklarında mekonyum artık birikti ve doğumdan sonra dışarı atılmak için bekliyor. Bazen bebek doğumdan önce de kakasını yapabiliyor . ( İstenen bir durum değil ; olursa dünyanın sonu da değil.Genelde Nst takibinde öngörülebiliyor , şüphe varsa doğum başlatılabiliyor.Gerçekleşme ihtimali ise düşük ve sadece bir ihtimal :) Biz rahat olursak içeride bebeklerimiz de rahat ve huzurlu oluyorlar.Strese girip kakalarını yapmıyorlar. )  Bebek , nefes alıp verme çalışmaları sırasında amniyon sıvısını ciğerlerine aldığından mekonyumunu yapmış ise mekonyumunu ciğerlerde birikebiliyor.Doğumdan sonra nefes alma güçlüğü yaşamasına neden oluyor bu durum. Bazı doktorlar bu nedenden dolayı günü geçen bebekleri sezaryenle doğurtma taraftarı ya da suni sancı vererek normal doğumu başlatma taraftarı olabilir .  Her ikisi de müdahale tabii ki. En güzeli doğumun kendiliğinden başlaması , istenen ve beklenen bu aslında kaldı ki açıklık yoksa suni sancı girişimlerinin büyük bir kısmı sezaryenle sonuçlanıyor.İçgüdülerinize güvenin. Herkesin istediği doğumu, istediği şekilde yaşaması diliyorum.
Devamını Oku »

Pazartesi Sendromu mu ? Öyle bir şey mi vardı ! :)

Pazartesi , cumartesi , pazar...Haftanın hangi günü olduğu artık benim için hiç fark etmiyor.Böyle yaşamak da güzelmiş.Bana her gün cumartesi uzun zamandır :)

Bugün tüm günü dışarıda geçirdik.
Baş başa liseli aşıklar gibi , sabahtan akşama kadar gezdik.
Önce kahvaltıya Dodo'ya gittik Moda'ya . Ardından Moda Çay Bahçesi'nde kısa süreliğine oturduk. Hava çok soğuk olunca kaldığımız yerden Starbucks ' da devam ettik.Pazartesi ayrıcalığı var bir de , herkes iş yerinde , her yer bize kalmış. Oh , ne güzel.Eylül ayında tatile gitmek gibi haftaiçi dilediğince gezmek.

Moda keyfi sonrası hastaneye gidip Nst çektirdik.Bir tane 70-80 lerde sancı çıktı . Başka hiçbir hareket yok. Salı " off günüm " Yaşasın , ne hastane var , ne Nst , ne muayene , ne kontrol :) Çarşamba yeniden Nst'ye gireceğim.Haftada 2-3 kez muhakkak istiyor doktorum.Perşembe kontrolümüz var.Bakalım doktorumuz ne diyecek ? Doğum için bir belirti , bir ışık istiyorum artıııııık :)

Nerede kalmıştık...

Hastane sonrası Natilus'a geçtik.Yemek yedik , biraz dolandık.Ardından sinemaya girdik. Sinemada tabak reklamında ağladım :))))) Reklamda hayatın tüm aşamaları sofraya eklenen tabaklar üzerinden anlatılıyordu.Bebek tabakları eklenince benim musluklar açıldı. :))))
Evden çıktık sabah saat 10 gibi , geldiğimizde saat akşam 8 e geliyordu. Bu kadar aktiviteye ne gelen var ne giden var. Hiç bir doğum belirtisi dahi yok :)  Hala doğurmadım yani , bekliyoruz :)

Oğlum akrep burcu olacak diyordum , doktorların sözlerine göre erken doğacak diye düşünüyordum ; ama sanırım zamanını bekleyecek hatta belki de geçirecek...Yay burcuna geçiş yapacağız böylelikle.Bu zamana kadar hep akrep bebeklerinin özelliklerini okuyup ona odaklanmıştım , biraz da yay burcu bebeklerine bakayım :)
Devamını Oku »

10 'dan Geriye Sayım Başladı

Doğuma son 10 günümüz kaldı :) Tahmini doğum tarihine göre tabii ( 26 Kasım 2015 )
Ben Ankara'lı olduğum için oğlumdan 6 gün kala bir atak bekliyorum :)))
Tabii daha erken de olabilir ?!?! ( Olur mu acaba ?! Bana şu an hayatımın geri kalanını hamile olarak geçirecekmişim gibi geliyor. :)))
Devlet hastanesindeki doktorum 38.Haftayı beklemeyebilir diyordu.
Bugün 38+4 olduk.

Hamilelik süreci 9 ay 10 gün denir. ( Toplam 280 gün ) Onun 9 ayı bitti işte , şu an son 10 gün içerisindeyim. Son düzlükteyim. Bu zamana kadar ben de doğar diye düşünüyordum.Oğlum çoktan planını yapmış. " Hayır , anne , sen doktorlara bakma , ben daha doğmak istemiyorum.Keşke konuşabilsem de duyurabilsem sana :) "

Oğlumun keyfi yerinde sanırım , gelmeye de niyeti yok :) Aslında doğum haftaları 38. - 42. Haftalar arası oluyor ; ama o kadar beklemez umarım.41.Haftayı bulsun istemiyorum artık.42 mi ? Hayıııııır ! :)
Doğursam da işime , gücüme baksam artık diyorum hatta. Bu hamilelik süreci gerçekten de insanı değişik psikolojilere sokuyor.

Dün 2 kez Nst'ye girdik.Sabah ve akşam . Sancılar da kendini göstermeye başlamış.Doktor bebek hareketlerini fazla aktif buldu.Ben de fazla aktif moddayım bu aralar.Ondan da olabilir belki , takip ediyoruz.Bugün yine Nst ' miz var. Doğsa da sevsem , öpsem , koklasam artık oğluşumu...
İyice sabırsızlanmaya başladım.

Havalar artık iyice soğudu sayılır.Üzerime olan birkaç tane giysi var.Hep aynı giysileri kombin yapıp giyiyorum. Palto ve hırkaların önü uzun zamandır kapanmıyor zaten.

Bakalım doğum ne zaman olacak ve doğum hikayem nasıl olacak ?





Devamını Oku »

39.Hafta ( Son Haftalar , Belki de Son Günler ? )

Bugün 38+1 günlük olduk.
38.haftayı da bitirdik.39.haftaya başladık yani.
Doğuma 13 gün kaldı!!!

Çevremdeki hemen hemen herkes planlı sezaryen olurken ( genelde bu tarihlerde oluyorlar ) normal doğumu beklemek insanı sabırsız yapıyor.

Ne zaman gelecek ? Bugün mü ? Yarın mı ? Biraz sonra mı ? Şimdi mi ?

Sezaryen doğuma karşı değilim , zorunlu olduğu durumlar tabii ki var ; ben yalnızca keyfi sezaryen yapılmasından yana değilim.Planlı sezaryen yapılmasını gerektiren tıbbi durumlar olabilir ya da doğumdaki akış sonucunda sezaryene dönebilir doğum . Bunların hepsi gayet makul.
Keyfi sezaryen isteyen annelere de saygım sonsuz tabii ki , sadece ben tercih etmezdim.

Artık kendimi daha rahat ve daha keyifli hissediyorum.
Doğum haftasına kadar geldik (38. - 42.Haftalar ) Bundan sonra heyecanlı bir bekleyiş hakim oluyor.
Artık oğlumu kucağıma almak istiyorum , tanışmak ve kavuşmak istiyorum.Birbirimizi tanıyalım , birbirimize alışalım istiyorum.

Dün doktor kontrolüm vardı.Artık haftada 3 kez takip edilecek. 2 gün Nst'ye bağlanacağım , 1 gün de doktorumu ziyaret edeceğim.Nst'de sancı çıksın istiyorum artık :) Yürüyüşe ağırlık verdim. 32.Haftadan beri hareketlerime dikkat ediyordum.Dün itibariyle yoğun tempoya gecmiş bulunmaktayım.

Oğlumuz 3 kilo olmuş neredeyse , doktor 2900 civarı bir rakam söyledi.Muhtemelen birkaç gün içerisinde 3 kiloyu geçecek.Genetik olarak aile kilolarına uygun kilosu.Boyu da 51- 52 cm arasında.Aşağıya inmiş , ultrasonda parmağını emiyordu , çok tatlı bir görüntü :) Ayağını da seçebildim , parmaklarını da :)

Doktorum artık illüstrasyon yapmamı önerdi.Oğlumla ilgili resimler , görüntüler canlandırıyorum zihnimde.

Bunları da yazıyorum ; ama bakalım büyüyünce ne diyecek ?
" Anne yaaaa , bunları da mı yazdın ! " :)
( Anısı kalsın istiyorum oğlum , ne yapabilirim. :) İleride hoş bir hatıra olarak kalacaklar sana.
Okudukça beni , bizi düşünürsün.
Benden sana armağan bu internet günlüğü.
Seni çok seviyorum.
Yakında görüşeceğiz :)  )






Devamını Oku »

Doğuma Hazırlık

Doğuma Sat'a göre 15 gün kaldı ! Artık yazınca bile ne kadar az geliyor.Ultrasona göre ise Aralık ayının ilk haftası görünüyor.
Bebeğim akrep burcu olacak diye düşünüyordum ; ancak yay da olabilir :) Artık ne zaman gelmek isterse , o zaman gelsin.Normal doğumun olayı bu zaten :) Bebek doğacağı zamanı kendisi seçiyor.

Bugün 37+6 günlük olduk. Yarın tam 38 haftalık olup 39.haftaya başlayacağız.
Devlet hastanesindeki doktorumun öngördüğü 38'den önce bebek doğabilir ihtimalini çoktan geride bıraktık bile.Bebeğimiz gününü bekleyecek gibi görünüyor.

Dün akşam , doğumda bize eşlik edecek olan sevgili ebemiz Özlem bizi ziyarete geldi.Doğumda yanımda olması fikri , beni rahatlatıyor.Kendisini eğitimler sırasında da çok sevmiştim , varlığı bile rahat hissetmemi sağlıyor.Doğumda bu psikolojiye sahip olmak önemli tabii.Her şey yolunda giderse doğum başladıktan sonraki süreci evde geçirip hastaneye gitmemiz gereken zaman artık geldiğinde evden ayrılacağız.

Bu aralar doğuma fiziksel olarak hazırlık konusunda biraz tembellik yaptığımı itiraf etmeliyim.
Yürüyüş , çömelme , nefes ve Kegel egzersizi konularında pasifleştim. Eşimin tabiriyle " çalışkan öğrenci " olmam gerekiyor.
Özlem , rahim ağzını yumuşatabilecek olan ananası ve hurmayı yememi önerdi.Bugünden itibaren başlıyorum.İlişki de doğumu kolaylaştırdığı için öneriliyor.Perine masajı yapılması doğumda yırtık olmasının önüne geçiyor.Bebeğin başı çıkarken perine bölgesine yaptığı baskı sonucunda istenmeyen yırtıklar oluşabiliyor.Perine masajını doktorum Gülnihal Hanım ' da göstermişti ve yapmamı söylemişti.İlk doğumlarda yırtık ya da epizyotomi ihtimalini istatistiklere göre oldukça düşürüyor.Haftada en azından birkaç kez yapabilsem içim rahatlamış olacak.

Bana ödevler verdi , rahim ağzının açıldığını hayal ettiğim bir resim yapacağım.Nefes egzersizleri sırasında eğitimde gösterilen meditasyon etkinliğini yapacağım.Pelvik kaslarını harekete geçiren birtakım hareketler de gösterdi.Eğitimde de göstermişti ; ama unutmuşum. ( Eğitimin önemi ! İmkanınız varsa mutlaka katılın bu eğitimlere )
Sadece benim değil , eşimin de ödevi var. Doğum destekçisi neler yapmalı , onlarla ilgili bilgilendirici bir çalışması olacak.Kendimden daha çok eşimi merak ediyorum :) Çok tatlı görünüyor bu süreçte , hoşuma gidiyor.
Her şey yolunda giderse bol bol güldüğümüz , eğlendiğimiz bir doğum olmasını hayal ediyorum.Özlem , dans edebileceğimizi de söyledi.Eşim , dansı pek tercih etmez ; ama o gün yapacağını biliyorum.Harika anılar biriktirerek oğlumuzu kucağımıza alacağız umarım...

Doğum yolculuğu başlasın ! :)

Dün yine Moda'ya gittik , hafta içi çok huzurlu oluyor.Ardından bir kafeye uğradık.Baş başa ( 2 kişi olarak - aslında 3 kişiyiz - ) geçireceğimiz son zamanlarımızı değerlendiriyoruz.

Yeni doğum yapmış annelerden de bir tavsiye aldım.Onu da paylaşmak istiyorum.Genelde bebekler çok çabuk büyüdükleri için , daha çok giysi alırken 3-6 aylık almamız önerilmişti.Doğum yapan anneler ise tam tersini söylüyorlar.Yenidoğan giysilerinin ( 0 ay , 0-1 ay ,1-2 ay ) sanılanın aksine çok ihtiyaç duyulan bedenler olduğunu söylediler.Ben birkaç tane aldım.Denk gelirse yeniden alacağım.Günde birkaç kez giysi değiştiği ve kış olduğundan kurutmanın da zaman almasından dolayı bolca yenidoğan ( 50 - 56 beden ) giysisi olmalıymış elimizin altında.

Devamını Oku »

38.Hafta

37 + 3 olduk bugün :)
Tahmini doğum tarihine 18 gün kalmış! Tabii her an doğum başlayabilir.
40.hafta biterse 42'ye kadar da yolu var - onu da unutmamak gerek - o kadar sarkmadan gelir umarım oğluşum :)
Normal doğumu beklemek ayrı bir heyecanmış , her an her şey olabilir psikolojisinde bekliyorsunuz :)
Bugün yine Nts ' mizi çektirdik.Doğumhaneyi de gördüm , tek kişilik ufak bir oda , eşiniz de girebiliyor.Her şey yolunda ve beklendiği gibi giderse normal doğumla oğlumuzu kucağımıza almak istiyoruz.Bugün eşimle de konuşuyordum. " Oğlumu kucağıma aldığımda sanırım hüngür hüngür ağlayacağım mutluluktan " diye...O da " ikimiz de ağlayacağız "  , dedi.Sahne aklıma geldikçe gözlerim doluyor.Umarım istediğimiz gibisi olur.Tercihimiz bu yönde...Doğum yapacağım Özel Göztepe Hastanesi Bebek dostu bir hastane. Emzirme Politikasını okudum.Biberon,mama ve emzik verilmiyor.Bebeğin emmesi ve ten tene temas sağlanıyor.
Sevgili Özlem Karabulut ' da bize bu konuda destek verecek ; eğer ben iyi olursam oğlumu kucağıma alıp kontroller sırasında yanında olmak istiyorum . Durum müsait olmazsa da eşimin kucağında yapılmasını istiyorum tüm kontrollerin.

Hastaneden çıktıktan sonra kısa bir Moda ziyareti yaptık , deniz havası aldık.İki kişi olarak son günlerimizi yaşıyoruz , belki de son pazar günümüzü yaşadık. :)




Oğlumun giysilerini büyük mutlulukla seçerek aldık.Anneannemiz çok destek oldu bu konuda. Nenemiz de örgü işlerini üstlendi.Biz de hoşumuza giden ne varsa giysi , eşya olarak onları tamamladık.Bebek alışverişi dünyadaki en zevkli alışveriş , tekrar tekrar söylüyorum bunu :)
Bol keyifli , sağlıklı günler herkese.


Devamını Oku »

Çatı Muayenesi ve Hamilelik Serüvenimin Hikayesi

36+5 ' de muayenemiz yapıldı.

Bu muayene konusunda gerçekten önyargılarım var , yaptırdım ama hala var  : Neden yapılması gerekiyor ? Yurt dışında yapılan rutin bir uygulama mı ? Yapılmasa olmaz mı ?  gibi. Doktorlar genelde annenin çatı yapısının normal doğuma uygun olup olmadığının öngörüsünü yapıyorlar bu muayene türü ile.Ülkemizde ise daha çok sezaryene yönlendirme aracı olarak kullanılıyor.Ina May Gaskin'in kitabında yazana göre " The Farm" da kimseye yapılmıyordu.( Kitabı okuyanlar hatırlayacaktır.) Yurt dışında da yine çoğu ülkede yapılmıyor.

Muayeneden sonra lekelenme olabiliyor , nişan bozulup doğum olması gerekenden erken başlayabiliyor. Riskleri de var , aslında yaptırıp yaptırmama konusunda büyük endişelerim vardı ; ama doktoruma güvendiğim için kabul ettim.Sanırım başka bir doktor olsa cesaret edip bu hafta da yaptıramazdım ya da hiç yaptırmazdım.

Yine de lekelenme olacak mı , doğumu daha erken başlatacak mı gibi soru işaretleri var aklımda...Birkaç günü sorunsuz geçirirsek bu ihtimal ortadan kalmış olacak :)

Hamileliğim psikolojik olarak kolay geçmedi benim. %90 oranında her şeyin normal seyrinde gittiği hamilelikler varmış , benimki ne yazık ki %10 luk takip gerektiren kısma giriyordu. Doktorun dediği bu şekildeydi. ( Miyom , hamileliğin başında gerçekten sıkıntılı durumlar yaşattı bize . Hamilelik öncesinde de gerekli kontrolleri yaptırdım ve doktorlar miyomların alınması konusunda ameliyat kararı almadan önce hamile kalmamın daha uygun olacağını tavsiye ettiler , biz de değerlendirmeye aldık. ) Ameliyat olsaydım , iyileşme dönemi uzun sürüyor , yaşım ilerliyor bir yandan ( biyolojik saat hızla işliyor ) ; ameliyat olmadan hamile kaldığımda ise miyomun düşüğe neden olduğu anlaşıldığı takdirde ameliyat olmamın daha mantıklı olacağı söylendi ; çünkü hamilelik gerçekleşirse süreç kısalıp bebek  sahibi olabilecektik ki biz de bunu çok istiyorduk.Birine gerçekten aşkla bağlı olduğunuzda meyvesini bir an önce kucaklamak istiyorsunuz.Biz de aile olmayı çok istiyorduk ve en kısa zamanda , beklemeden istiyorduk.

Doktorlar hamileliğin en başında beni miyomdan dolayı endişelendiren birçok söz söylediler,             " Bebeğin gelişeceği yer yok , miyom ile kese çok yakın , biraz şans " vs...(Bu yorumlar genelde nispeten daha genç ve asistan doktorlar tarafından yapılmıştı.,uzman doktorlar daha temkinli ve güven verici yaklaştılar ; ancak ne olursa olsun bir anne adayı ile konuşurken doktorların daha duyarlı olması gerektiğini düşünüyorum.) Açıkcası miyomla hamile kalarak risk almıştık ; ama bu kadar olumsuz sözler duymayı da beklemiyordum. ( Miyomu olanlar korkmasınlar bu yazdıklarımdan sonra , hiç sorunsuz geçiren de çok anne adayı var.Miyom takibi yapan doktorlar da sayısız örneği olduğunu söylüyorlar zaten.Normal bir gebeden farkınız olmayabilir.Bende de hiç ağrı yapmadı örneğin ya da plasenta erken ayrılmadı. Önceden öngörülebilir bir durum değil ;  sorun yaşanmayacak olması , yaşanacak olmasından daha yüksek ihtimal zaten , içiniz rahat olsun.Yurt dışında çoğunlukla ameliyat dahi yapılmıyor miyomların alınması için.) Dönelim konumuza...Bir hamile böyle sözler duyunca tabii morali alt üst oluyor.İçinizde bebeğiniz var , ona ilk andan beri sonsuz bir sevgiyle bağlıyken , onu kaybedebileceğinizi belirten sözler duymak tabii ki anne adayının psikolojisini çok olumsuz etkiliyor.

6.haftada yaşadığım yoğun kanama ki düşük yaşadığıma kesin gözüyle bakıyordum hastaneye giderken...( hatta bir ara kan kaybından bana bir şey olur mu diye bile düşündüğümü hatırlıyorum, o kadar kötü bir sahneydi ) Yine aynı sözleri duymak..." Sürekli yatsan bile bebek düşebilir " gibi...İnsanın kafasında hep acaba ? sorusu oluyor.Hamileliğim devam edecek mi , yoksa son mu bulacak ? Gönül rahatlığıyla sevinebileceğiniz bir ortam bile oluşmuyor.Evde ağlıyordum , bebeğimi kaybetmek istemiyorum , ona bağlanmaya korkuyordum  (oysa o kadar bağlıydım ki kaybedersem yaşayacağım psikolojiden korkuyordum ) ya kaybedersem o zaman iyice alt üst olacağım...Ağladığım için bebeğimi üzüyorum diye kendime kızıyordum...Değişik bir psikolojik döngüdeydim. (Kuraldışı Yayınları'nın okuduğum bir kitabı vardı. " Doğmamış Çocuğun Gizli Yaşamı " adı.Kitapta farkındalığın sanılanın aksine çok önceden başladığı anlatılıyor.Bebek , daha anne karnında birkaç haftalıkken bile istenip istenmediğini hissedermiş. Oğlum sıkı sıkı tutundu bana , annesinin onu ne kadar çok sevdiğini ve istediğini hissetti diye düşünüyorum . Bu duyguyu hisseden bebekler tutunurmuş annelerine , istenmediğini hisseden bebeklerse kendilerini bırakırlarmış...Kitapta yazanlar bu şekildeydi.Bu nedenle ne düşündüğünüze , ne hissettiğinize çok dikkat edin,deniliyordu ; çünkü bebekler hisseder. ) İkimiz de mücadele ettik ve güçlü bir şekilde bağlandık birbirimize.

Kanama sonrası yatak istirahati döneminde ( 2 ay ) yerimden kıpırdamaya gerçekten korktum.Sürekli yeniden kanama olacak mı diye beklemek çok zor bir psikolojiydi.( Doktor kanama olma ihtimalinin olabileceğini söylemişti.) Ayaklandığımda lekelenme başlıyordu.Her an tetikte olmak hamilelikte yaşanabilecek en zor psikolojilerden birisi , yaşamayan bilemez...Ben de isterdim , rahat olayım , keyfini çıkarayım...Bugünümüze çok şükür.

Neyse ki 15. haftalarda biraz rahatlamıştım,plasenta gelişmişti ve bebek tutunmuştu da bu moral bozucu psikolojiden çıkabildim.( O zamanlar cinsiyetini henüz bilmiyorduk. )

Tekrar işe döndüm.

32.haftaya kadar çok şükür hiçbir sorun olmadı. 32.haftada bebeğin suyunun az olduğu , erken doğum olabileceği söylendi.Birkaç ihtimalden daha bahsedildi. ( Yeniden endişeli günler...) Neyse ki
hiçbirinin söz konusu olmadığı anlaşıldı , hepsi geride kaldı...

Şimdi Can'ımızı , canımızdan parçamızı , ikimizden bir parçayı , aşkımızın meyvesini sağlıkla kucağımıza alacağımız günü bekliyoruz.

İyi ki hayatımıza geliyorsun oğluşum , seni o kadar çok seviyorum ki , seninle kavuşacağım anın büyüsünü düşünüp heyecanlanıyorum.Sana her zaman destek olacağım , sana her zaman iyi bakmaya çalışacağım ,sana güven duyacağın bir ortam oluşturmaya çalışacağım , sana dünyayı öğreteceğin , iyiyi kötüyü , yanlışı doğruyu , mutluluğu hüznü , acıyı...senin için iyi bir rehber olmaya çalışacağım , senin için iyi bir anne olmak için elimden gelen her şeyi fazlasıyla yapacağım. Sen benim Can'ımsın , Can parçamsın , sen her şeyimsin... Seni çok ama çok seviyorum.
Devamını Oku »

Zeynep Kamil Gebe Eğitim Okulu Eğitimini Tamamladık (Gecikmiş Bir Yazı)

Eğitimle ilgili son yazımı bir türlü yazmaya fırsatım olmamıştı.
Doğumdan önce yayınlamasam da ayıp olacaktı. Zaten şimdiden zaman yönetimi ile ilgili sorun yaşamaya başladım :) Sanki doğum yaptım da neyi nasıl yetiştireceğimi planlamakta zorluk yaşıyor gibiyim. Doğumdan önce yetiştirmem gereken bazı başlıklar var. Can , umarım annesi onları tamamlayana kadar beklemeyi seçer. :)

Öncelikle eğitimden oldukça memnun kaldığımı söylemek istiyorum.İyi ki katılmışım , deneyimlemişim dediğim bir tecrübe oldu benim için. Sevgili ebelerimiz Özlem Karabulut ve Döne Ertuğrul Abbasoğlu bizleri bir gebenin ihtiyacı olan hemen hemen her konuda bilgilendirdiler. Eğitim oldukça keyifli ; etkinlikler ve oyunlarla renklendirilmiş.Arka arkaya saatler boyu olsa da sıkılmayacağınızın garantisini verebilirim. Sıkılmak bir yana , gelecek dersi merakla bekleyeceksiniz.


Eğitimin içeriğini ve hafta hafta öğrendiklerimizi geçmiş yazılarımda paylaşmıştım.


Kurs bitince böyle bir ortamdan uzak kalacağım için de üzülmüştüm açıkçası.


 Öncelikle tüm gebelerin katılmasını ciddi anlamda tavsiye ediyorum ; katılın , öğrenin , tecrübe edin . Yaşadığınız şehirdeki imkanları araştırın. Özel kurslar da var arzu ederseniz ; ama bence gerek de yok. Devlet hastanelerinde verilen eğitimler oldukça detaylı , içerik zaten aynı. Ortam çok güzel . Bu eğitimler sayesinde varsa doğumla ilgili korkularınızı , endişelerinizi arkanızda bırakıp , bebek bakımı, emzirme , lohusalık konularında da detaylı bir bilgi birikimine sahip olabilirsiniz.


Benim için çok hoş bir anı oldu.


Sevgili Özlem ile görüşmelerimiz de devam ediyor.
 
Devamını Oku »

Kasım'da Aşk Başkadır

Bunun için ayrı bir başlık açmasam olmazdı :)

Kasım ayına girdik.
Oğlumuzu kucağımıza alacağımız ay nihayet geldi , sağlıkla gelsin bebeğimiz .

Benim için Kasım'da Aşk Bambaşka olacak...
Devamını Oku »

37.Hafta

Pazar sabahı güne erkenden başladık bugün.

Önce Özel Göztepe Hastanesi'ne gidip tahlilimizi yaptırdık , Nst ' ye bağlandık . Gülnihal Bülbül , Pazar günü gidersek hastane boş olacağı için işimizi daha kolay halledeceğimizi söylemişti. Sabah aç karnına gittiğim için , Nst ilk denemede başarısız olunca dışarıda kahvaltı ettik , Can'ı uyandırdık bu şekilde ve yeniden Nst'ye bağlandık . Çok şükür her şey yolunda. Can'ın kalp atışlarını uzun uzun dinledik. Fotoğraflar ,videolar çektik :) Can , Nst Prob'larını tekmeleyerek kaydırmaya bayılıyor , özel ilgi alanı :)))) O kaydırdıkça ben yerine yerleştirdim , ufak ufak oynadık bu şekilde :)
Doğum yapacağım hastaneyi de ilk kez görmüş oldum , henüz odalarını gezme fırsatım olmadı ; ama hastane çantası konusunda bilgi aldım , hastane bebek bezini veriyormuş örneğin (bunun gibi detaylar) , ben doğum çantasına koymuştum.


1 Kasım olması nedeniyle , Can'la birlikte ikinci oyumuzu da kullandık . Oğlum , doğmadan iki seçimde de bizimleydi. Sonuçlar dürüst , güvenilir ve gelecek için iyi olsun.





Çömelme egzersizlerime de devam ediyorum , yaptıkça daha kuvvetleniyorum. Her gün bir önceki güne göre daha kolay yapmaya başladım.
50 lik seti bir seferde yapamıyorum ; ama gün içerisinde 15-20-15 şeklinde 3 set halinde tamamlıyorum.
Haberler bu kadar.



Devamını Oku »

Babamızı Seviyoruz Biiiiiz

İki aşkım var benim.
Bir tane karnımda minik aşkım , bir tane de yanımda büyük aşkım .
Şanslıyım / şanslıyız.
Bu da içimden geldi bir anda :*
Seni seviyoruz babası :)
İkimiz de :)


Devamını Oku »

Endişeler Sarmış Dört Bir Yanımı

Bugün fark ettiğim üzere , endişe katsayım bir hayli yükselmiş!
Annelik böyle bir şey olsa gerek , sürekli çocuğun için endişelenmek...Daha doğurmadan başladım ben endişelere :)))

Doğum sonrası lohusa depresyonundan korkuyorum.Bu kitapların insanı rahatlatması gerekmez mi :)
Hamilelik dönemi boyunca birçok kitap okudum , hala da okumaya devam ediyorum."Cahillik mutluluktur " , diye boşuna söylememişler. Öte yandan " Bilgi de güçtür . " Şaka bir yana , okuduğum kitaplarda doğum sonrası depresyondan korunmak için çevrenin anneye yardımının büyük öneminden bahsediliyor. Yani benim anladığım açıkça " Yardım Alın " deniliyor.Peki , böyle bir şansımız yoksa , o zaman ne yapacağız ? Benim gibi endişe küpüne dönen anne adayları için bir çözüm var mıdır ? :)

Doğum Sonrası Depresyonun en yaygın nedenleri arasında şunlar yazıyordu.

  • Yorgunluktan bitap düşme ( Uykuyu çoooook severim ; ama bebeğimi en çok :)  ) 
  • Israrcı Bebek Ağlaması ( Mahallenin En Mutlu Bebeği kitabını boşuna okumadım :)))  ) 
  • Destek Olmayan Eş ( Aşkııııım , bu konuda şanslı olduğumu düşünüyorum. ) 


Veee...daha şimdiden oğluşumu hastalıklardan nasıl koruyabileceğimin endişesini de taşıyorum.

Mahallenin En Mutlu Bebeğinin Uyku Kitabı'nda şöyle yazıyordu :

" Söz konusu bebeklerse tedbir , tedaviden iyidir. "

" Pek çok hastalık dokunma yolu ile bulaşır. "

Yine aynı kitapta yazan Hastalığı Önleme Yolları konusunda da önerilenler şunlar :


  1. Ellerin yıkanması
  2. Ziyaretçi sayısının azaltılması
  3. Küçük çocukların olabildiğince uzak tutulması ( küçük çocuklar soğuk algınlığını daha çok bulaştırır ) 
  4. Eve gelen herkesten ellerini yıkamasını istemek 
  5. Eve gelen kişilerle fiziksel temas kurmamak 

Yavaş Ebeveynlik kitabını da okumuştum ; ama pek yavaşlayamadım :) Tam gaz , son sürat gidiyorum.Biraz rahatlamam,sakinleşmem lazım. 

Relax Elif , Relax ! :) 

Bu arada yürüyüşe ve çömelme egzersizine de başladım.Hamileliğin sonlarında hareket etmenin bu kadar zor olduğunu hiç düşünmemiştim ! Gülnihal Bülbül ' de kilo konusunda resti çekti. Kilo almamak için çabalıyorum,diyelim :) 

Bu da ev modumuz :) 




Devamını Oku »

Sıklaşan Muayeneler , Kontroller , Nst ' ler , Tahliller :)

9. ayda artık doktor ziyaretleri bir hayli sıklaşmış oluyor.
Bugün itibariyle 35+6 günlük olduk. Sat ' a göre 5 gün kadar geriyiz ; fakat pek bir önem teşkil etmiyor bu durum.

Bugün muayenemiz vardı . Çok şükür her şey yolunda . Suyumuz iyi , sağlığımız iyi .
Miniğim 2460 gr ve 49 cm olmuş. İnce ve uzun bir profili olacak gibi görünüyor. Gerek benim aile tarafım gerek eşimin aile tarafı olsun (  kendimi saymazsam ;)  ) herkes uzun boylu , ailemdeki kimsenin kiloyla bir sorunu yok . Can'ın genetik yapısı fiziksel olarak az çok belli olmuş oluyor bu ölçümlerde.

Hamileliğin başından beri 16 kg aldım ; ama mazeretim var benim :)
Yatak istirahati , erken doğum ihtimalinin konuşulduğu zamanlarda gelişimin hızlanması için kendimi yiyeceklere vermem ve suyumuz artsın diye kendimi yormamam neticesinde , muhtemelen tartıda bir daha zor göreceğim bir kilodayım :) Yazın , eskisi gibi ,  49 kiloya inme hedefim var.

Muayene detaylarına dönersek...
Ultrason görüntülerine iyi hakim olmama rağmen , bir süredir ekranda ne gördüğümü pek anlayamıyordum. Doktor baş ve karın çevresini ölçerken yalnızca daire şekli seçilebiliyor :) Ama bugün oğluşumun yüz profilini görebildim , çok tatlıydı. Ultrason çıktısını ne yazık ki doktorun muayenehanesinde unuttum :/ Dosyama koymuştur diye umuyorum.

Pazar günü ( 1 Kasım ) Nst çektireceğim ve tahlil yaptıracağım.
Haftaya Salı ' da hamile kadınların hiç sevmediği o malum muayene var . :)))Doktorum normal doğumu kolaylaştırması açısından perine masajını gösterecek.

Ödevlerim de var. Günde 50 kez çömelme ve 45 dakika yürüme :)

Alışverişlerimizi tamamladık.Gerçi ben hala hoşuma giden bir şey olunca kendimi tutamayıp alıyorum.Hamile bir kadının hevesi kırılmamalı ve hiçbir şey de içinde kalmamalı. :)))) İçinizden geliyorsa alın , yapın...Benden size tavsiye...İnsan hayatında kaç kere hamile kalıyor ki ? En fazla 2 - 3 ? Bu yüzden hamile dokunulmazlığı ile doyasıya yaşamalı birçok tecrübeyi :) Kendinizi kısıtlamayın. Benim düşüncem bu şekilde :) Oda hazırlamadık ama oğluşumun eksiği yok , fazlası var. Dolabı , koltuğu , yatağı hazır zaten . İstediğimiz zaman tülü yenileyip belki bir iki detay ekleyerek odasını ayırabiliriz ; ama ben kıyamam minik aşkıma :) Bir süre anne ve babasının yanında uyusun , zaten ayrı uyuyacağı çok zamanı olacak.Onu yalnız bir odada bırakmak da düşünce olarak da hoşuma gitmiyor zaten.

Doğum yaklaştıkça doğum sonrasını da fazlasıyla düşünür oldum.



Okuduğum kitaplarda bebek bakımında anneye yardımcı olunması gerektiği ( özellikle ilk zamanlarda ) sık sık vurgulanmış.Bu doğum sonrası depresyonun yaşanmaması için de gerekli...Anneye uyuması ve dinlenmesi için fırsat verilmesi , anneye ev işlerinde yardımcı olunması , hatta ilk 40 gün annenin yemek dahi yapmaması , sadece bebeğini emzirmesi , uyuması , bebek bakımı ; bunların dışında annenin ve bebeğin birbirlerine alışmasına , bağ kurmasına fırsat verici ortamlar oluşturulmalıdır,deniliyordu.Buraya yazıyorum ki , belki birisi bana acır ve yardıma gelir :))))) Evet , bu bir imdat çağrısı , itiraf ediyorum :) Ben bu bakımdan şanssız kesimdeyim ne yazık ki , ailemden ayrı bir şehirdeyim.Ailem Ankara'da. Eşimin ailesi de Giresun ' da. Bakalım nasıl olacak... Muhakkak alışacağım , mükemmel olma gibi bir çabam da olmayacak , olması gereken olacak . Bugün bu konuyu , randevuyu beklerken sekreterle de konuşuyordum. İlk çocuğunuzsa o kadar sorun olmuyor,dedi ; ama 2. , 3. çocuklarda sıkıntı olabiliyormuş. Bir de lohusalık var.Alt üst olmuş hormon dengesi nedeniyle sebepsiz krizler yaşamanız mümkün.Evde sizinle yaşayan herkesin bu gibi durumlarda anlayışlı olması  , sizi desteklemesi , size yardımcı olması gerekecek.Ve en önemlisi bu durumun geçici olduğunu çevrenizdekilerin bilmesi önemli.Adı üzerinde , lohusalık...Ben yaşamadım ; ama kitaplarda böyle yazıyor :) Ama endişelerim de yok değil...Eşimin destekleyici bir yaklaşım sergileyeceğine inanıyorum yoksa bir süreliğine kaybolup gidebilirim.






Devamını Oku »

36.Hafta

35+4 ' den tekrar selam :)
Zaman ne kadar hızlı akıp geçiyor. Daha yeni gebelik testi yapmıştım sanki :)
Tatlı oğluşum son kontrolde 2350 gr olmuştu.
Hazırlıklarımızı tamamladık sayılır . Giysiler yıkandı , ütülendi. Ev temizliğimiz yapıldı. Hastane çantaları hazırlandı.
Gelişmelerden dolayı sezaryene dönen doğum şekli şu aralar tekrar normal doğuma dönmüş durumda. Doğum söz konusu olunca plan yapmak pek mümkün olmuyor , artık hangisi o an için uygunsa o şekilde olsun , diyorum.
Kordon hala boyunda , oğluma kehribar kolyesi alacağım :) Mesajı aldım :))))
Suyumuz azalmıştı , 2 haftada biraz artmış . Günlük su miktarını 3 litreye çıkarıp her gün 1 armut yedim ve kendimi mümkün olduğunca yormamaya gayret ediyorum.
Bu arada ilk evlilik yıldönümümüzü de geride bıraktık :) Can henüz aramıza katılmasa da ilk yılımızdan itibaren bizimle :)
Bizden haberler şimdilik bu kadar.
Güzel günler yaşayalım hep birlikte.


Devamını Oku »

Her hazırlık ayrı bir mutluluk , ayrı bir keyif ,ayrı bir heyecan

Bugün minnoşumun giysilerini yıkadım . Misler gibi koktular ve tertemiz oldular. İnsan çamaşır askısına gelip gidip bakar mı ? Cevabım , evet bakar :)
Çamaşır yıkamak hiç bu kadar keyifli olmamıştı , muhtemelen haftaya da hayatımın en keyifli ütüsünü yapacağım .



Oğlumun dolabı olarak kullanmayı düşündüğüm dolabın da içini büyük ölçüde boşaltıp Can'ımın eşyalarını yerleştirdim.Belki gelecek kışa doğru , küçük düzenlemeler ve eklemelerle minnoş oğlumun odası yapabiliriz bu odayı .
Sağlıkla gel bebişim , seni çooooook seviyoruz.
Devamını Oku »

Doktor Ziyaretimiz

1 haftada üçüncü kez doktora görünerek rekor kırmış olabilirim bu hafta :) 
Geçen hafta perşembe günü Zeynep Kamil Hastanesi'nde Habibe Hanım ' a , ertesi gün Gülnihal Bülbül ' e , Gülnihal Hanımın yönlendirmesiyle de dün Doç.Dr.Murat Muhçu'ya göründüm. Murat Bey perinatolog yani riskli gebelik uzmanı . Her durum en ince detayına kadar takip edilsin diyorsanız , hamileliğiniz boyunca perinatologla devam edebilirsiniz ; ama riskli durumunuz yoksa pek de gerek yok açıkcası . 
Şanslıyım ki , en iyi doktorlarla takipteyim , emin ellerdeyim , içim rahat.Sevgili Ebe Özlem de var. 

Murat Bey , gerek yaklaşım gerek bilgisi olsun çok harika bir doktor.Kendisine ilk kez göründüm , çok memnun ayrıldım.Konusuna hakim , hastasını bilgilendirme konusunda çok başarılı , ilgili . Gözüm kapalı tavsiye edebilirim . Gülnihal Bülbül gibi , o da normal doğumu destekleyen doktorlardan. 

Gelelim ultrasonumuzun sonucuna :) Şükür ki , her şey yolundaymış şimdilik . Umarım bu şekilde de devam eder.Bu hafta oldukça evhamlanmıştım aslında.Böyle keyifli keyifli yazdığıma bakmayın. Suyum azaldığı için ve bebeğin gelişimde hafta olarak gerilik olduğu için Gülnihal Hanım'ın yönlendirmesiyle gittim Murat Bey'e . Minnoşum hamileliğin başından beri ölçümlerde hep 1 hafta geri çıkıyordu , alışkın olduğum bir durum aslında benim için , doktor da haftasıyla uyumlu dedi.Sorun yokmuş , genetik olarak minyonmuş.Benim ve eşimin doğum kilolarını sordu.Ben 2650 , eşimse 1750 prematüre doğmuş.Suyum normal sınırlarda ama normal sınırlar içerisinde alt değere yakın . 32. ve 34.haftalar arası bebeğin su seviyesi maksimum ölçülürmüş , sonra gittikçe azalırmış. Benim durumumda takip gerekecek . 2 hafta sonra kontrol için gideceğim. Beslenmesi , gelişimi , kan akışı her şey iyi çıktı.Ben de rahatladım.Minnoşum oyuncu sanırım , kordonu boynuna bir tur dolamış :) Doğsun oyuncakları hazır :) Sen kordonunu bırak oğluşum , senin için çok güzel oyuncaklar aldık.

Gelelim bomba habere , normal doğumu savunan iki doktorda sezaryene daha yakın olduğumu düşünüyor.%49 normal , %51 sezaryen olma ihtimalim varmış.Kendimi sezaryene hazırlasam iyi olacak psikolojik olarak :) Suyun az olduğu durumlarda kordon bebeğin boynundaysa sezaryen daha sağlıklı bir seçenek olabiliyormuş.Ben normal doğumu çok istiyorum ; ama artık kendimi doktorlarımın ellerine bıraktım.Onlara güveniyorum , ikisi de sezaryeni öneriyorsa zorunluluk var demektir.Sorgulayacağım bir durum yok , açıkcası riske de atmak istemem hiçbir şeyi :) 

Güzel haberlerden biri de miyomlarım küçülmüş.En son 7 cm i görmüştük , 3 cm e inmiş. Bazen gebeliklerde önce büyüyüp sonradan küçülebiliyormuş , benimki küçülen versiyonlardan demek ki :) Sezaryen olacağım kesinleşirse ve imkan dahilindeyse belki o iki minik miyomu da temizlerler :) Ben de kendilerini uğurlarım :) 
Devamını Oku »

Hiçbir Şeyin Mutluluğunuzu Bozmasına İzin Vermeyin

Bazı insanlar vardır ki , görmeden seversiniz onları :) İçiniz ısınır ,kendinizi çok rahat hissedersiniz, samimi olduklarını bilirsiniz, iyiliğinizi istediklerini bilirsiniz , sevildiğinizi hissedersiniz .
Eşimin dedesinden söz ediyorum. Onunla konuşmak insana pozitif enerji veriyor ve çok mutlu ediyor.İlerleyen zamanlarda yan yana gelmeyi çok istediğim bir kişi , minik oğlumun da kendisiyle çok iyi anlaşacağına eminim.

Bugün telefonda konuşurken bana , "Hiçbir şeyin mutluluğunuzu bozmasına izin vermeyin." dedi.
Çok derin anlamlar içeriyor bu cümle , sadece bir cümle değil ; bir felsefe. Bu söz beni o kadar mutlu etti ki ,buraya taşımak istedim.


Bizim eşimle mutluluğumuzu , paylaştığımız aşkı ve sonsuz , hiçbir güç tarafından yıpratılmayacak kadar güçlü bir bağla birbirimize bağlılığımızı anlayan ve uzaklardan destek olan bir kalp sıcaklığı verdi bana . Benim dedelerimden ikisi de vefat etti,ama ne şanslıyım ki eşim dolasıyla harika bir dedem daha var.


Devamını Oku »

33.Hafta

32+3 olduk .
 

 
Haftalar ilerledikçe ağırlaşacağım söylenmişti ; ama bu kadar çabuk mu ? Daha 36. haftada bile değilim. Gerçi bizim yaramaz 38. ya da 40. haftalara kadar beklemeyebilirmiş doktorun dediğine göre.


 
 
Bu hafta Perşembe günü ( 32+0 ' da ) doğum iznine ayrılmak için Zeynep Kamil Hastanesi'ndeki doktorum Habibe Ayvacı Taşan'a gittim. ( Bu arada iyi ki doğum iznine ayrıldım , ayakta kalmak , biraz bile iş yapmak enerjimi çok çabuk tüketiyor. ) 
Muayenede suyumun azaldığını söyledi doktor. ( Bu da nereden çıktı şimdi ? ) Sınırda değilmiş ; ama erken doğuma neden olabilirmiş . Suyun gelip gelmediğini hissedip hissetmediğimi sordu ki hiç öyle bir hissiyatım olmadı. Tahliller yapıldı , idrarda protein çıkmadı neyse ki . ( Kötünün iyisi ) Oğluşum 1 hafta geriden geliyor ; yani 32.haftada 31 haftalık gibi aslında. İlk muayenede geç döllenme olabileceğini söylemişti ilk göründüğüm doktor. 1570 gr ve 40,5 cm olmuş . Kilosunun az olması beni biraz evhamlandırdı açıkçası . Protein alımını arttırdım. Gerçi hafta aralıklarına uyuyor ; ama ortalamanın daha altında. Kardeşim ve ben 3 kilonun altında doğmuşuz. Ben 2650 gr , kardeşim 2950 gr. Belki genetik de olabilir. Doktor beni Nst'ye ( Non Stres Test ) sokacağını ve Nst sonucuna göre yatış verebileceğini söyledi. ( Oysa ben sadece çalışamaz raporunu almaya gitmiştim. ) Mecburen doktor ne derse yapıyorum tabii. İlk Nst'mize girdik , ne sıkıcı bir deneyimmiş. Karnınıza iki aparat bağlıyorlar ve bebek hareketi ile kalp atışını takip ediyorlar. Benim oğluşum durur mu , o aparatları bir o yana hareket ettiriyor , bir diğer yana . Herkesin çıktısı kesintisiz ilerliyor , bizim ki sürekli kesintiye uğruyor. Sola yattım , bacaklarımı uzattım , sağa yattım , sağa meyillendim. Yok . Oğlum bir kere sevemedi Nst'yi , o yönlendirdi tüm süreci :) Aparat nereye gelse , tekme atarak ya da dönerek kaydırıyor .Nst' ye bağlı gebeler değişiyor , biz sabit oradayız .Bir ara uzanmaktan iyice uykum geldi. Hemşire , doktor çıktıyı beğenmeyecek diye beni bırakmıyor. ( Doktorum hastanede Baş Asistan ve genelde Nst'ye pek nadir yollarmış. Hemşire de , " hem nadir yolluyor hem de istediğinde bu şekilde bir sonuç çıkacak " diye stres oldu , bırakmadı bizi bir türlü. Tam bir Nst işkence durumu :) ) En sonunda bizi azat etti de ikimiz de rahatladık. Kesintilere rağmen , Nst sonucu iyiymiş. Doktor da aynı yorumu yaptı ; ama her hafta takip gerekeceğini söyledi.
 
 
 
 
Benim içime kurt düştü bir kere , durur muyum öyle sakin sakin nefes egzersizi yapacak modda ! Ertesi gün Gülnihal Bülbül'e tokluk kan şekerim , tahlil sonuçlarım ve genel olarak durumu bildirdim , değerlendirme ile için , "Gel , konuşalım " dedi. Gittim , kötü bir tablo olmadığını ama perinatolog tavsiyesi almanın iyi olabileceğini söyledi . Murat Muhçu 'ya yönlendirdi. Daha önce yazmıştım , bende iki tane miyom var. ( Kötü yol arkadaşlarım , insanın kendisinin bile kendisine zararı olabiliyor işte... ) Miyom ve plasenta birbirine çok yakın , miyomun plasentanın işlevini tam kapasite yapmasını engelleyebileceğini söyledi doktorum.Doppler 'le bakılacak ve ak koyun , kara koyun belli olacak.  Gelecek hafta gidip doktorun değerlendirmesine göre yol haritamızı çizeceğiz.
 
"Doğal doğum" , dedim , dedim. Her türlü detayı düşünüp bu yola girdik ,sen misin doğal doğum diyen , şu an belki de planlı sezaryenin gerekebileceğini konuşuyoruz . Sezaryene karşı tutumum da gebeliğin başından beri hep olumsuz oldu. Hele ki keyfi sezaryen ( gerçi benim öyle keyiflik bir durumum yok ) . Hasta değilim ki gebeyim diye düşünüyorum hep . Tıbbi zorunluluk dedikleri de benim şu an yaşadığım durum olsa gerek. Bakalım doktor ne diyecek ?
 
Çok sevdiğim bir sözle bu konuyu bağlayayım. Bir kitaptan alıntı ; ama hangi kitap olduğunu hatırlamıyorum şu an.
 
"Hayat , siz planlar yaparken başınıza gelenlerdir. "
 
 
Bu aralar bir yandan Mahallenin En Mutlu Bebeği adlı kitabı ve bir yandan da Emzirme Sanatı kitabını ( e-kitap formatını aldım , aslında çok aradım basılı şeklini ama bulamadım ,nadirkitap.com da tam buldum diye sevinirken ben alana kadar satılmış, kitabın baskısı  zaten tükenmiş. Böyle önemli ve alanında tek olan bir kitabın neden yeni basımı yapılmaz ki ? ) okuyorum. Daha elimde bebek bakımı ile ilgili çok kitap var . Hepsine yetişmem mümkün olmayacak , kaldı ki okuduklarımın hepsi aklımda kalıyor mu ? Tabii ki " haaaayıııır " :) Ama en azından bir bilinç oluşturmuş oluyorum.
 
İtiraf : Grey'i ön sipariş zamanında aldım ; ama bir türlü elim gidip de okuyamıyorum. Bebek kitaplarını okumasın Elif , şeklinde bir iç ses hiç susmuyor. Oysa Grey seni çok merak ediyordum. Öncelikleriniz değişiyor işte . ( İyi ki de değişiyor. )
 
 
 
 
Bu kitaplara rağmen , bebek doğunca sudan çıkmış balığa dönecekmişim gibi geliyor. :)
 
 

 
 

Devamını Oku »

32.hafta

Haftalar hızla ilerliyor.
Bugün 31 + 1 günlük olduk. Geçen hafta muayenemiz vardı. 1310 gr ve 39 cm olmuşuz.Bu haftalarda anne adaylarının en merak ettiği konu bebeğin kilosu sanırım.  Önümüzdeki hafta da doğum iznine ayrılacağım. Doğum izninde bebeğin giysilerinin yıkanması , ütülenmesi , çantasının hazırlanması gibi detayları da tamamlamam gerekiyor. Daha halılar yıkanacak , ev temizlenecek ...
Hamileliğin en çok özleyeceğim yanların biri kuşkusuz miniğimin içimdeki hareketleri, bayılıyorum. Her anın tadını çıkartmak lazım , tekrarı yok hiçbir şeyin , hiçbir anın , her an çok kıymetli. Bebeğim hareketleriyle  "Anne ben buradayım , iyiyim " diye haber yolluyor bana . Can'ım oğlum , iyi ki varsın . Bazen bakıyorum karnım bir o tarafa bir bu tarafa gidiyor, dalgalanıyor resmen :) Ardından tekmeler geliyor , anlatılmaz yaşanılır bir durum. İsteyen bütün kadınlar bu mutluluğu yaşasın. Hayatım oğlumun gelişiyle geri dönülmez bir şekilde değişecek. Anneliğin geri dönüşü yok :) Şimdiden değişti ve ben bu değişimden dolayı çok mutluyum . Hayatımıza minicik bir adam dahil olacak , düşünmesi bile ne kadar heyecan verici .
İçinizde sevdiğinizden ve sizden bir parça büyütmek büyük mutluluk. Kime benzeyecek , saç rengi , ten rengi nasıl olacak , saçları dalgalı mı , düz mü olacak ? Ona istediğim gibi iyi bir anne olabilecek miyim? Ona iyi bakabilecek miyim? Mükemmel annelik diye bir kavram olmadığını hepimiz biliyoruz zaten , annelik biraz da sezgi işi . Her zaman , her şartta onun yanında olacağım , ona güven duyacağı bir ortam sağlayacağım ve onu çok ama çok seveceğim. Emin olduğum tek konu bu . Yaşın verdiği avantaj da var. Çok kıymetli olacağı muhakkak. Can , istenen, arzulanan , beklenilen bir bebek , eminim anne karnında bunu hissederek büyüdü. Hep olumlu mesajlar aldı. Bu tüm yaşamına yansıyacak diye düşünüyorum.
Geçen hafta annem sürpriz bir ziyaretle yanımıza geldi , iyi ki hamile kalmışım :) Bu şekilde daha sık görüşür olduk. Ben hamilelik dolayısıyla yolculuk yapamadığım için annem sık sık yanımıza geldi bu yıl.


Bebeğimizi karşılayacağımız zaman yaklaştıkça ,kendimi iyice kitaplara verdim. Ina May Gaskin 'in Doğuma Hazırlık Rehberi adlı kitabını bitirdim. Şu an Hypnobirthing ' i okuyorum. Kitap çok anlamlı mesajlar da içeriyor. Bazılarını paylaşmak istiyorum.

  • ❤Bu deneyim size ve bebeğinize özgüdür. Bu çocuk fiziksel anlamda asla bir daha doğmayacak ve doğumu asla tekrarlanmayacak.Dünyada bu minicik insana gebe kalabilecek ve onu dünyaya getirebilecek başka kimse yok.❤
  • Korku olmadığı zaman ağrı da olmaz.Korku,rahme giden atar damarların daralmasına ve gerginleşmesine yol açarak ağrıyı yaratmaktadır.Korku olmadığında kaslar rahatlayıp bükülebilir hale gelir , bedende kalp atışları ritmik şekilde devam ederken rahim ağzı doğal olarak incelip bebeği kolayca dışarı çıkarır.
  •  Görselleştirme-arzulanan bir amacın veya sonucun resimlerini zihinsel olarak üretme süreci-o amacın elde edilmesinde önemli bir faktördür.
  • Düşüncede "eko etkisi "
    Düşüncede "Bumerang Etkisi "
    Dünyaya yaydığınız düşünce veya duygu ne ise o size en başta tasarladığınız şekilde geri dönecektir.
  • İstediğiniz elde ettiğinizdir.
    Zihin iyice motive olduğunda beden uygun şekilde tepki verir.
Yani ne yapıyoruz , doğumla ilgili olsun , emzirme ile ilgili olsun , sütün gelmesi ile ilgili olsun hep olumlu mesajlar veriyoruz kendimize. Zihin neye inanırsa beden onu takip eder. Bu sadece doğumla ilgili konularda değil ; yaşamın tüm alanında bu şekilde işliyor. Doğumu büyük merakla bekliyorum , hiç korkum yok demek çok iddialı olacak ; ama  doğal, kendiliğinden , olağan , paylaşım dolu unutulmaz bir deneyim olacağını şimdiden biliyorum. Bedenime , bebeğime , kendime , eşime , doktoruma , ebeme herkese güveniyorum ve hepsini seviyorum. İyi bir ekip çalışmasıyla her şeyin yolunda olacağı bir doğum olacağına inanıyorum.

Bebek bakımı ile ilgili de birçok kitap aldım. Sırada onlar var.


Yetişebildiğim kadarını okuyacağım.

Her gece mutlaka 2 - 3 saat uyanığım , bir şekilde kesintisiz uyuyamıyorum. Uyandığım aralarda zamanı değerlendirmek için Bebek Yapım Bakım Onarım sitesindeki (BYBO) Tomris'in Emzirme Günlüğü'nü okuyorum. Oldukça faydalı bilgiler var , okumanızı tavsiye ederim. Bilgilendikçe yaptığım bazı alışverişlerin ne kadar gereksiz olabileceğini fark ettim. Örneğin ; aldığım 6 biberon ( dörtlü ve ikili set halindelerdi )  , biberon ısıtıcısı ve sterilizasyon makinası . Sanırım bunlar elimde patlayacak ; aman kullanmak nasip olmasın zaten . Bebiş bol bol emsin . Biberon kullanmak , bebeğin memeyi bırakmasına neden oluyormuş. Ben şuursuz yaptığım alışverişler sırasında bu bilgiyi bilmediğimden tam takım her şeyden almıştım ; ama insanın elinde de olmuyor. O büyülü dünyanın sihrine kapılınca hayaller , hormonlar , tabii ki her kadının içinde olan alışveriş tutkusunun da eşliğinde ipin ucu birazcık kaçabiliyor. İlk kez anne olacak herkes yaşamıştır bu hissi.




Eşim de sağolsun , hiç hevesimi kırmadı bu konuda. Her konuda destek oldu . Kendimi nasıl rahat hissedeceksem , o ortamın oluşması için elinden geleni yaptı , yapmaya da devam ediyor . Hamile bir kadın için eşinin desteğini görmek huzur verici ve çok rahatlatıcı . ❤

Devamını Oku »

30.Hafta

     30.haftaya da girdik sonunda. 29+2 'den merhaba :)
29.haftada kaçamak yapıp yazmamışım.
 
      Bu hafta büyük ihtimalle müstakbel doktorum Gülnihal Bülbül ile tanışacağım. Merak ediyorum tabii, neler söyleyecek , bebeğin durumu nasıl ?
 
     Bu yazıda biraz miyomlu hamilelik deneyimimi paylaşmak istiyorum.
 
    Hamile kalmadan önce rahmimde birisi 4 cm , diğeri 2 cm civarı iki miyomum olduğunu öğrenmiştim ki , bu durum beni oldukça korkutmuştu. Ameliyat olmama gerek var mı , yok mu soruları aklımda gezerken bir yandan sürekli internetten miyom ve hamilelik konusunda yazılar okuyordum. Göründüğüm iki profesör de ( Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde ) ameliyat olmama gerek olmadığımı , bu şekilde hamile kalabileceğimi söylediler.  ( Eğer 1 yıl geçtiği halde hamile kalamadığım anlaşılırsa ya da miyom hamilelikte düşüğe neden olacaksa o durumda ameliyat olabileceğimi söylediler. ) Bu durum beni çok mutlu etmişti ; çünkü miyom ameliyatı sonrası hamile kalmak da zorlaşabiliyor , eee yirmili yaşlarda da değilim. Çalışmalar sonucu 4.ay hamile kaldım , pozitif testi görünce inanamamıştım derken gittikçe çizgi koyulaştı. Bu arada ilk ay da hamile kaldığımı düşünüyorum ; ama bana kalırsa sessiz düşük yaşadım. Yerleşme kanaması olmuştu ve regl tarihim 2 haftadan fazla gecikti ama testler sürekli negatifti.
 
     Hamleliğin başlarında keseyi görmek için gittiğim ilk doktor kese ile miyomun çok yakın olduğunu ve bu durumun düşükle sonuçlanabileceğini söyledi. Bu durum oldukça moralimi bozmuştu. Bir daha da kendisine gitmedim. Takip eden hafta başı okulda ders anlatırken çok ciddi bir kanama yaşadım , direkt acile gittim ve olumsuz cevaba hazırdım. Bebeğimin kalp atışını duymaları da aynı güne denk geldi :) Kontroller ,  tahliller sonrası asistan doktor fazla ümitlenmememi , bu işin garantisi olmadığını , evde sürekli istirahat etmemi ( ki hastaneye yatış önermişti , istememiştim ) buna rağmen düşük yapabileceğimi söyledi. Verdikleri ilacı düzenli kullandım , yerimden neredeyse korkudan hiç kıpırdamadım , minimum hareket ettim. 2 ay bu şekilde geçti. Hastaneye kontrole giderken bile korkuyordum. İlerleyen zamanlarda miyomun kesenin arkasında olduğu anlaşıldı. 3.ayın sonunda da risk azaldı. Ben de iş başı yaptım ve normal yaşamıma geri döndüm. Zeynep Kamil Hastanesi Anne Hastalıkları bölümüne gittim , oradaki doktorlardan birisi olan Pınar Kumru iki hamileliğinde de miyomlu gebe olduğunu ve hamileliklerini sorunsuz geçirdiğini ,ameliyat olmadığını anlattı. Bana da korkmamam gerektiğini bu şekilde hamilelik geçiren çok anne adayı olduğunu söyledi. Yurt dışında çoğunlukla miyomları almıyorlar. Operasyon bizim ülkemizde yaygın.
 
       Riskli ilk trimester'ı atlattıktan sonra çok şükür ki başka bir sorunla karşılaşmadım. İnternette yazan miyomun ağrı yapabileceği durumunu ben hiç yaşamadım , umarım bundan sonra da yaşamam.Gebeliğimin bu zamana kadar ki takibini yapan doktor Habibe Ayvacı Taşan ' da miyomun rahim ağzını kapatmadığını ve normal doğuma engel olmadığını söyledi. Gülnihal Bülbül 'ün yorumunu merakla bekliyorum.
 
       Kısacası , miyomu olan hamileler korkmasınlar .İlla ki kanama yaşanacak , düşükle sonuçlanacak , dayanılmaz ağrılar olacak gibi bir durum söz konusu değil. Herkesin bünyesi farklı , hiçbir hamilelik bir diğeri ile aynı değil . Göründüğüm profesör bana gerçek hayatın literatürden farklı olduğunu , kaç tane miyomu olan kadınların çok rahat gebelik geçirip doğum yaptığını söylemişti. Kimsenin moralinizi bozmasına izin vermeyin.

      İki haftalık seminer çalışmasını da bitirdik bu arada. Bu yıl okulların geç açılacak olması bizim için büyük şans oldu. Okulların açıldığı ilk hafta doğum iznine ayrılabileceğim , dolayısıyla bana ders vermediler :) Oğlumun şansı diyorum.

      Alışverişler içerisinde en keyiflisi kesinlikle bebek alışverişi :) (Konudan konuya atlıyorum. :))) )  Beni benden alıyor bu alışveriş. Hamilelik hormonları ve içimdeki alışveriş canavarı bir araya gelince içimden bir ses bana sanki sürekli " al, al, al " diyor . Çoğu bitti , azı kaldı . Birçok eksiğimizi tamamladık. Oda yapmadık ; ama odalardan birini boşaltıp biraz düzenledik . Bebeğin eşyalarını o odada toplamaya başladım , dolabın çoğunu bebeğe ayırdım. Şimdilik bizim odamıza koyduk yatağını , ilerleyen zamanlarda ayrı odaya alacağız.

      Boş zamanlarımda sürekli kitap okumaya çalışıyorum ; çünkü en geç 75 gün sonra boş zaman diye bir kavram bir süreliğine hayatımdan çıkmış olacak . Artık roman okumayı da bırakıp bebek bakımı ve doğum ile ilgili kitapları okuyorum.

      Bu arada kilo konusunu hiç yazmamışım. İki aylık yatak istirahati döneminde 5 kilo , devamında da 5 kilo daha alarak +10 kilodayım şu an .

     Şeker yüklemesi de yaptırmadım , bu konuda hislerime güvendim. Ha1c değerim iyi çıktı , tokluk kan şekerim de ( bol şekerli yiyeceklerden sonra ) 89 çıkınca , gereksiz buldum.

      Yakın zamanda hastane çantasını da hazırlamaya başlamam gerek . Aklımı doğum sonrası lohusalık günleri de kurcalıyor. Heyecan had safhada :) Şimdiden  " bebeğimi kimseciklere öptürmeyeceğim , hasta kimsenin yanına yaklaştırmayacağım " gibi kurallar belirmeye başladı. Bu konuda oldukça katı olmayı planlıyorum. Kimse darılmasın , gücenmesin . Minicik bebeğin sağlığı söz konusu iken insanlar darılmasın diye bebeğimi riske atamam.
 
Devamını Oku »

Bebek Bakımı

Kursun 5.haftasında bebek bakımı konulu dersimiz vardı.
Haftaya son dersimiz olacak ve ne yazık ki bitecek , oysa ben oldukça keyif alıyordum bu eğitimden ; sürekli olsun , ben de sürekli dinleyip yeni bilgiler öğreneyim :)
Bundan sonrası artık merakımıza ve araştırmacı ruhumuza kalıyor.

Boş zamanlarımı verimli bir şekilde değerlendirmeye çalışıyorum ; çünkü en fazla 89 gün sonra oldukça yoğun günlere geçiş yapacağım. İtiraf ediyorum , bu deneyimler içerisinde en çok doğumu merak ediyorum. Doğal doğum tercih ettiğim için aklımda bir takım resimler mevcut , hayaller ve gerçekler ne ölçülerde örtüşecek merakla bekliyorum. Sonuç ne şekilde olursa olsun , ömür boyu unutulmaz bir deneyim olacağını biliyorum.

Lafı daha fazla uzatmadan bu hafta öğrendiğim ve sizlerle paylaşmak istediğim bilgiler :
Şanslıydık ki bu hafta dersimize Doula Yansı Hanım 'da katıldı , derse dinamik bir hava kattı. Doula , doğum destekçisi demek . Genelde doulalar yoga konusunda da eğitimli oluyorlar . Kendisi aynı zamanda yoga eğitmeniymiş .  ( Doğumda ücretsiz doula hizmeti almak isterseniz , stajyer doula ile çalışmanız gerekiyor ; tabii bulabilirseniz :) Keşke devlet ücretsiz karşılasa tüm bu imkanları , ne güzel olurdu değil mi :) Bu camianın bir parçası olmanız durumunda da oldukça şanslısınız ; çünkü doulalar, yoga eğitmenleri, ebeler çoğunlukla birbirlerini tanıyorlar ve birbirleriyle arkadaşlar.)  Ücretler ne kadardır hiç bilmiyorum ; ama merak da ediyorum . Gönül ister ki her hamile ücret ödemeden doğum destekçisi ile çalışabilsin , ücretsiz bu imkana sahip olabilsin.Ne yazık ki cüzdanın ağırlığı ile paralel bir durum şimdilik...

Konudan uzaklaştım :) Yansı Hanım bize doğumdaki ağrılarla baş etme konulu bir etkinlik yaptırdı. Farkındalık açısından oldukça faydalı olduğunu söyleyebilirim. Etkinliğin bir kısmını kaydetmiştim . ( Bu gidişle ileride ben de amatör olarak yoga ve meditasyon ile ilgilenmeye başlayacağım , oldukça rahatlatıcı ve huzur verici . )





Doğum sonrası yeni doğana uygulanan rutin kontroller :  

Eğer bu konularda daha farklı bir uygulama istiyorsanız doğum planınıza yazmanız ve doktorunuzla üzerinden geçmeniz gerekiyor. İleride doğum planı örneği de paylaşacağım.

  • K vitamini aşısı , tüm yeni doğanlara uygulanıyor. Kan pıhtılaşması ile ilgili sorun yaşanmaması için yapılan ve bacaktan uygulanan bir aşı. Ben bebeğim doğar doğmaz aşı ile tanışsın istemiyorum derseniz , aynı vitaminin aşı şeklinde değil de ağızdan damla şeklinde verilebilenini tercih edebilir ve vitaminin bu şekilde uygulanmasını isteyebilirsiniz.Önceden temin edip hazır bulundurmanız gerekiyor. 2 mg lık dozlar halinde uygulanıyor. İlki doğumdan hemen sonra , 2.si 1 hafta sonra , 3.sü de 2 hafta sonra uygulanıyor.

  • Yine rutin uygulamalardan biri olan Hepatit B aşısı var. Bebeğe aşı yapılmasını istemiyorsanız , önceden dilekçe vermeniz gerekiyor.

  • Bebek anne sütünü aldıktan ilk 24 saat sonra topuk kanı alınarak tiroid taraması yapılıyor. Hastaneden çıkış yaparken de aldırabilirsiniz bu kanı. 1 hafta ya da 10 gün sonra yeniden tekrarlanması gerekiyor. Önlem amaçlı yapılıyor , tedavisi olan bir hastalık başından önlenmiş oluyor.

Bilmemiz gereken diğer bilgiler ise şunlar :
  • 2 kg altı ya da 4 kg üstü doğan bebeklerde kan şekerine bakılıyor.

  • İlk 1 ay içerisinde kalça ultrasonu yapılıyor.


  • Bebekleri tutarken mutlaka bacak aralarının açık kalmasına dikkat etmemiz gerekiyor. Aldığımız giysilerin bacak arasını sıkıştırmaması gerekiyor. Bu neden önemli , kalça çıkığı yaşanmasın diye. Kundak yapılacaksa da bacak arasındaki mesafeye çok dikkat etmek gerekiyor.

  • Bebeklerde bıngıldak 9. - 18. aylar arası kapanıyor. Bıngıldakta nabız atışı gibi seğirmeler olursa bunun normal olduğunu söylediler.

  • İlk 3-4 ay boyunca bebekler şaşı bakabilirler , bu göz kaslarının geliştiğini gösteriyor ;ancak bu durum 4.aydan sonra da devam ediyorsa doktora görünmek gerekiyor.

  • Bebeklerde burunlarının üzerindeki beyaz noktalara dokunmuyoruz , kendiliğinden geçiyor.

  • Bazen bebeklerin memelerinden sıvı gelebiliyormuş. Bu durum anneden aldığı hormonlardan kaynaklanıyor ve tamamen normal , doktora götürmemize gerek yok :)

  • Hastanelerde bebeklerimizi yıkatmıyoruz. Kendimiz eve geldiğimizde yıkayabiliriz.


Doula ve Ebe Özlem Hanım bizlere bebek banyosu ile ilgili önemli detayları gösterirken (Fotoğraflarını da izinsiz paylaşıyorum , umarım kızmaz bana :) )
Verdiği bilgiler için kendisine çok teşekkür ediyorum.


  • Bebek kordonu 1 hafta - 10 gün içerisinde düşüyor. Eğer kordonun olduğu kısımda kanama , sıvı gelmesi , kızarıklık durumlarından herhangi birisi varsa vakit kaybetmeden doktora götürüyoruz. Göbek kordonuna herhangi bir krem , batikon vb. sürmüyoruz . Bezi bağlarken kordon düşene kadar , alttan bağlıyoruz , sonra istediğimiz şekilde bağlayabiliriz.

  • Bebeklerde normal vücut ısısı 36.7 - 37.5 derece arasında değişiyor. Ateşi olduğunda bebeği bir iki kat soyabiliriz , ılık banyo aldırabiliriz. Alına sirkeli su uygulaması yapmıyoruz. Geçmezse doktorumuzu arıyoruz.

Bu arada bebeğin banyosu sırasında bebek filesine gerek olmadığını , bebeğin üşüyebileceğini , bebeğin yavaş yavaş vücudunun suyla temasının önemli olduğu söylendi.

Yan yatış yastığına gerek olmadığı , sırt üstü ve baş yana gelecek şekilde yatırmanın en sağlıklı pozisyon olduğu söylendi. Ben ikisinden de aldım ; gerek görürsem kullanacağım.

Son olarak bebeklerin ciltleri çok hassas olduğundan çok nazikçe dokunmak gerekiyor. Bebekler giyinmeyi ve soyunmayı sevmezlermiş ; çünkü canları acırmış . Mümkünse bebek banyosunu  , bebeğin altının değiştirilmesini anne-babadan birinin yapması gerekiyor ve en önemlilerinden birisi bebeklerimizi kimseciklere öptürmüyoruz (mikrop kapmamaları açısından ) . Bebeğe dokunacak kişinin ellerinin temizliği de büyük önem taşıyor , bebekler çok kolay mikrop kaptığı için insanlar kırılır gibi düşünmemek lazım , sonrasında uğraşacak olan anne ve baba . Rica edilmesi durumunda herkesin anlayışla karşılayacağına inanıyorum.

Bebek Bakımı ile ilgili internette çok güzel videolar var. Bebeğin yıkanması , gazının çıkarılması , bebek masajı vb...


Bebek bakımı ve doğum konularında aldığım kitaplar da şunlar .



 Bu haftaki alışveriş sepetimizde de bunlar vardı.


Devamını Oku »

Son Yorumlar